Küçük bir apartman dairesinin yeniden doğuşu

Gördüğünüz gibi mekânın daha sonra teras haline gelecek olan kısmı da restorasyon öncesinde kullanılmayan eşyaların gelişigüzel biçimde istiflendiği bir çeşit depo olarak kullanılmış ve son derece bakımsız durumda.

Restorasyon öncesi çekilen bu fotoğrafta mekânın nasıl bir durumda olduğunu açıkça görmek mümkün. Başlangıçta yaşamak için değil bir çeşit çamaşırhane olarak tasarlandığından ötürü bu küçük mekân, yeterince ışık almıyor ve içindeki eski mobilyalar da bu amaca uygun olan parçalar.

Şimdi gelin restorasyon projesinin ardından mekânın geçirdiği muhteşem dönüşüme bir göz atmaya başlayalım. Burada ve aşağıdaki resimlerde göreceğiniz gibi son derece güzel ve aydınlık bir stüdyo daire haline getirilen mekânda yapılan en büyük makyaj operasyonlarından biri evin daha çok ışık almasını sağlayan değişiklikler olmuş. Mimar ekibi ayrıca duvar, zemin ve mobilyalarda açık renkleri kullanarak bu etkiyi daha da güçlendirmeyi seçmiş.

Bu küçük dairenin kesimi itibarıyla en ilginç taraflarından biri, bir geçiş bölgesini andıran ve stratejik pozisyonu itibarıyla evin diğer kısmından ayrılan mutfağı. Bu geçiş kısmı evin oturma odasına açılıyor. Son derece aydınlık ve rahat görünen, pastel renklerin sıcaklığını taşıyan oturma odasında televizyon ünitesi ile oturma grubu arasında böyle bir daire için geniş sayılabilecek bir hareket alanı olduğunu da görmek mümkün. Zeminde ve tavanda tercih edilen ahşap ise evin genel tasarım diline uygun olarak mekânın sıcak ve samimi havasını daha da vurgulama işlevini yerine getiriyor.

Evin geçirdiği dönüşümü en iyi anlatan mekânlardan biri de banyo. Restorasyon öncesinde karşımızda son derece küçük ve hiç de kullanışlı görümmeyen, adeta insanın içini karartan bir banyo var. Ama bu banyonun dönüşümü sizi şaşırtacak.

İşte o küçük ve iç karartıcı mekânın şimdiki hali! Mekânın tüm kesimini ve düzenlemesini başatan aşağıya değiştiren uzman ekip, hem banyonun alanını çok daha büyütmüş, hem işlevli ve pratik hale gelmesini sağlamış, hem de ahşap ilavesiyle banyoyu eskisine oranla çok daha sıcak ve huzurlu bir mekâna dönüştürmüş.

Şimdi gelin oturma odasının terasa açılan kısmına da kısaca bir göz atalım. Gördüğünüz gibi terasa açılan Fransız kapılar da evin genelindeki açık renk ve aydınlık ortam vurgularını sürdürürken, her bir dekoratif dokunuş ve seçimin mekâna ferahlık katmak için inceden inceye hesaplandığını görüyorsunuz.

Tekrar dış tarafa geçip, çamaşırhane olarak kullanılan küçük odaya baktığımızda hiç umut vaât etmeyen, eski, bakımsız ve çürümeye bırakılmış bir dış cephe ve teras görüyoruz.

Zaten duvarlardaki tesisat kalıntılarına ve pek de iç açıcı olmayan izlere bakınca burasının çeşitli çamaşır ve kururma makinalarının kullanıldığı bir çamaşırhane olarak kullanılmış olduğu açıkça anlaşılıyor. Ama hiçbir zaman bu mekân adam olmaz diye düşünmemek gerektiğini birkaç resim sonra göreceksiniz.

İşte az önce burun kıvırdığımız terasın yeni hali. Gördüğünüz gibi gölgelik yerine geçen ilave çatısı, oturma grubu, genişletilen alanı ve bitkileriyle Roma gibi yumuşak iklimi olan bir kentte günün büyük bölümünü geçirebileceğiniz şahane bir teras var karşınızda. Terası çevreleyen bambu ağacından çitler ise hem mahremiyet sağlıyor, hem güneşten koruyor, hem de serinliğin içeriye girmesine izin veriyor.